– 27 – Kurtulmuşlar

KURTULMUŞLAR

İlk kurşunu atmadan önce çok düşündü Tinne.

Nereye nişan almalıydı?

Askerlikte en önemli şey hedefi onikiden vurabilmek miydi?

Bu kadar basit olamazdı.

Tinne, askerlik her şeyden önce doğru tarafta olmaktır, derdi. “Ondan sonra da doğru yere nişan almak gelir.”

Doğru taraf “hak”kın, haklının tarafıdır. Doğru hedef ise dünyada bulunmaması gereken kim varsa odur. O kadar çok iyi taklidi yapan kötü, güzel görünümlü çirkin, namuslu namussuz, mağdur zalim görmüştü ki keskin nişancılığın, hedefi doğru saptamaktan başlaması gerektiğini savunur olmuştu.

O, tek başına orduydu. Emir veren de kendisiydi emri uygulayan da.

Tımar-evine kendi ayaklarıyla, tıpış tıpış gitmesinin nedeni buydu. Dost görünümlü hainleri saptamak. Mübarek vasıflı lanetlenmişleri bulmak.

Aşık taklidi yaparak oyuna girmeye çalışan biri varsa maşuk taklidi yaparak onu oyuna almalısın. Oynasın bakalım rolünü! Madem spotların altında, sorgudaki tutuklu gibiydi. Işıkların altında onu tek başına dans ettirip yuhalamaya hazırlanan ne kadar oyun kurucu varsa, hepsini tek tek bulunduğu yere çekmeyi başarmalıydı.

Nitekim yaptı da. Etrafındaki herkesin kiralık oyuncular olduğunu hemen anlamıştı. Burada para eden kendisiydi ve oyundu. Geri kalanların bir kalemde çöpe atılabileceğini biliyordu. Onların gerçek yüzlerini ortaya çıkartabilirse, bu oyuna para yatıran “seyirciler”in tadı kaçacaktı ve onları bir daha asla ortalıkta görmek istemeyecekti. Ayrıca “yürütücüler” oyundaki kişilerle kendi aralarındaki bağlantının ortaya çıkmasını elbette istemezlerdi. Böylesine insanlık dışı, alçakça ve hiçbir gezegende ahlaki bulunmayacak bir oyunun katılımcısı olarak bilinmeyi kim isterdi?

Siyah kısa kollu formalar giyen bir takım sahne insanları burunları havada gezebiliyorlarsa, bu oyunun şakşakçısı oldukları içindi. O kadar büyük, o kadar büyük bir oyundu ki bu, Tinne’nin burnunu silip attığı mendilini bile yerden alıp götürüp “katılımcılara” satıyorlardı.

Tinne o yüzden peşindeki bu “oyuncu” kitleye “dev sümüklü böcekler” adını takmıştı. Hepsi bu dünyada iz bırakmak istiyor ama kendi özgün sözlerini bulamadıkları için Tinne’nin hayatından, Tinne’nin bilgeliğinden beslenmeye, daha doğrusu çalmaya uğraşıyorlardı.

Tinne çok kısa zamanda, tabi yaptığı deneyler sayesinde, yaşadığı ülkedeki tebaanın birbiriyle çok hızlı bir yöntem kullanarak haberleştiğini çözmüştü. Çünkü, takip edildiğini anlayınca, şehir içi ve şehir dışı ani ve habersizce seyahatler düzenlemiş, nereye ve nasıl giderse gitsin takip edenlerin her an her yerde olabildiklerini görmüştü. Anlık, spontane yer değiştirmelerinde bile bu durum değişmemişti.

Elde ettiği sonuçlar şunlardı:

“Bunlar birbirleriyle haberleşiyorlar.”

“Her yerdeler.”

“Çok kalabalıklar.”

Büyük bir örgütle karşı karşıya olduğundan emindi. Onların global bir patronları olduğundan da.

Dilfon! dedi, yüksek sesle, bir sabah sınırda bir otelde kahvaltı ederken. Karşısında Ağrı Dağı vardı. 

Herkeste olan haberleşme aracı dilfondu. Kimsenin bilmediği özel bir uygulama kullanıyor olmalılardı.

Bunu kullanabilmek için de polisin göz yumması gerekliydi.

Onunla ortada sıçan oynadıkları, delirterek öldürmeye karar verdikleri çok açıktı.

Önce çocuklarımı sağlama almalıyım, dedi.

Yakın ya da uzak bütün dostlarını, tanıdıklarını bir şekilde kendinden uzaklaştırdı. Bunun için deli taklidi yapmak en kolay yoldu.

Deli taklidine başlamadan önce kurtulmuşları götürüp sarayın bahçesine bırakmalıydı. Kurtulmuşlar onu en sık arayan, evine gelen, üstelik de çok meraklı insanlardı. Bu işler onların küçük akıllarının alabileceği işler değildi. Düşündü, bu canlıların en çok istedikleri neydi? Saray! Hemen, onlara saraya giden yolu açtı: Kurtulmuş abinin ve kurtulmuş ablanın ellerinden tutup Tartaryanların köşküne götürdü. Kumsal Hanım’ın özenli misafirperverliğiyle karşılandılar. Kurtulmuşlar her şeye hayran oldular. Ekru oda takımına, ipek fularlara, köşkün önünden akan cennet ırmaklarına, bahçedeki fıskiyelere, kapının girişinde duran ağzında ampul yanan aslan heykellerine.

Kısaca mest oldular.

Tinne “bunlar da tamam” dedi, oradan çıkarken. Aklındaki yapılacaklar listesinden bir işin daha üzerini çizmişti.

Önceki Sayfa  Sonraki Sayfa

 

Defne Ilgaz, Rıfat Ilgaz, Afet Ilgaz, Absürd, Absürt, Mizah, Otobiyografi, Eğlenceli yazılar, Gülmece, Hiciv, Taşlama, Edebiyat, Roman, Deneme, Şiir, Tinne, Saçmalardan Seçmeler, Saçma,Acaip, Acayip, Acayip Dünya, Kadın, Komik, Komik kadın, Gülmece Güldürmece, Sıra Dışı, Fantastik