– 20 – Namus

NAMUS

Tinne kızını aradı taradı bulamadı, bulamayınca Vagna’ya sordu. “Onu Karadümbüklülere verdim” dedi, annesi.

Neden böyle bir şey yaptın, dedi Tinne.

Çünkü onlar çok güçlü, dedi Vagna.

Nereden belli, diye sordu Tinne.

Çünkü her şey onların, dedi Vagna.

İşte bu yüzden ne Azizesin ne de Cadı, diye geçirdi içinden Tinne.

Düşman nasıl bir şeydir biliyor musunuz,
işlerinizi sekteye uğratabilir, hakkınızda ileri geri konuşabilir, size savaş ilan edebilir, sizi öldürebilir, işkence de yapabilir ama Vagna’nın yaptığını yapmaz.

Vagna önceki tezahürlerinin hiçbirinde bu kadar ileri gitmemişti. O da kıdemli bir ruhtu. Mezarlık arkadaşlarının Tinne’ye verdiği malumata göre kocasını zehirleyerek öldüren şu meşhur kötü ruh, Vagna’nın ta kendisiydi.

“Çok sevdim” ya da “çok âşık oldum” gibi laflar bu kötü ruhun ezelden beri çok kullandığı terennümlerdi. Hep bu “çok sevme” halinin arkasına sığınır, yaptığı bütün kötülükleri süslü kelimelerle mazur göstermeye çalışırdı. Tinne’ye, “ben seni çok sevdim ama sen bana ihanet ettin” gibi anne-kız arasında söylenmesi anlamsız olan şeyler söyler dururdu. Çünkü ezelden beri söylediği hep buydu.

Tinne onun onaylamadığı biriyle evlenmişti. Üstelik ondan çocuk yapmıştı. Elbette cezası büyük olacaktı!

Tinnecik kızını aramaya koyuldu. Karadümbüklüler kızını ne yapmış olabilirlerdi?

Dağa çıktı, en yüksek dağa. Kızımı kaçırdılar, kim bana yardım eder, diye bağırdı olanca gücüyle. Birbiriyle savaşan adamlar durup ona baktılar. Şalvarlı olanlar şalvarlı olmayanlara “bir dakika” dedi. Bir dakikalığına ateşkes yapıldı. O bir dakikada Tinne her şeyi söyledi. Durum etraflıca değerlendirildi. Şalvarlı olmayanlar şalvarlı olanlara “biz gelemeyiz ama siz gidin” dediler. Böylece dağda savaş bitti.

Şalvarlı askerler Tinne’yle şehre indi.

Sen burada iki dakika bekle bacım, biz konuyu anlayıp gelelim, dediler. Vagna’nın ve oğullarının evlerinin önünde sotaya yattılar. Aynı anda Karadümbüklülerin mahallesini de ablukaya aldılar. Tinne beklerken kapkara kopkoyu bir bulut gördü. Hayra yordu. İki dakika sonra şalvarlı adamlar geldi. Esas sorun senin kızında, onun iyi bir sopaya ihtiyacı var, bilesin, dediler.

Dümbükler ne oldu, diye sordu şalvarlı adamlara. Ne sen sor ne biz söyleyelim, dedi adamlar.

Bizim bir bacımız var. Baro Başganın yavuklusu. Bizden değil, komşudan, biz kadına el süremeyiz. O bakacak senin kızın çaresine…

Komşudan…diye tekrarladı Tinne, anlamadım?

Epeydir sınırlarımız kapalı hani, o komşu işte. Kız oradan. Baro’nun yavuklusu. Biz dokunamayız senin kıza ama o dokunur.

Kızın adı Deprem’di. Maes’i aradı ve Karadümbük’ten hemen taşınması gerektiğini söyledi. Maes gayet kararlı bir sesle şeker alabilmesi için çok para verdiklerini, oradan ayrılmayacağını ifade etti.

Ama Maes korkmuştu. Çünkü Karadümbük’ten yükselen bulutu herkes görmüştü. O da karakol sokağında oturan Vagna’nın evine sığındı.

Baro Başgan ve arkadaşları Vagna’nın sokağına barikat kurdular. Deprem tek başına yukarı çıktı ve orayı salladı.

Olay yerinden ayrılırlarken Baro ve arkadaşları Karakol’un önünde nöbet bekleyen çocuklara el salladı. Onlar da aynı şekilde el sallayarak karşılık verdi.

Namus söz konusu olduğunda düşman bile insafa gelir.   

Vagna, yatacak yerin yok senin.

Önceki Sayfa Sonraki Sayfa

Defne Ilgaz, Rıfat Ilgaz, Afet Ilgaz, Absürd, Absürt, Mizah, Otobiyografi, Eğlenceli yazılar, Gülmece, Hiciv, Taşlama, Edebiyat, Roman, Deneme, Şiir, Tinne, Saçmalardan Seçmeler, Saçma,Acaip, Acayip, Acayip Dünya, Kadın, Komik, Komik kadın, Gülmece Güldürmece, Sıra Dışı, Fantastik