– 11 – Durum Raporu

DURUM RAPORU

Şimdi duruma şöyle bir bakalım.

Bazen kenara çekilip bakmak iyidir. Hadi biz de öyle yapalım.

Dedesi ölmüştü. Durmadan biriktirirdi sağlığında. Yemez, yedirmez, biriktirirdi. O pardesüyü tam elli sene giymişti inanır mısınız? Hele meşhur şapkası? Kirden meşin gibi olmuştu. Öldükten sonra, sağlığında gömdüğü sandıklarını bir bir bulup çıkardılar. Sizin anlayacağınız karısına ve kızına çok büyük bir define kaldı.

Gerçi Van kedilerinin kraliçesi de zengindi, kendi şahsi serveti vardı. Ama yaşlanıp o güzel gözleri görmez olduğunda, kaymaklarını nereye koyduğunu hatırlamaz olmuştu.  

Kolombo’nun ruh göçürtmesinden sonra, bıradırlar kan kokusu almış kurtlar gibi hırlaşmaya başladılar. Anneleri onları sakinleştirip tasmalayabilmek için kese kese kaltın ve küp küp kaymak verirdi. Evdeki antikaları, Peder’den kalma freskoları, el yazması suhufları, baskı koleksiyonlarını, bronz şamdanları, tunç saatleri usul usul yürütmeye başladılar. Bu arada kimse Tinne’ye bir şey sormuyor, söylemiyordu.

Tinne, o evde babasının kızı olduğu için cezalandırıldığını hissederdi hep. Ne tuhaftır ki babası da onu, annesinin kızı olduğu için terk etmişti, hiç arayıp sormamacasına.

İçinden derdi ki, “alın alın, çalın çalın. Hadi, büyük bir hızla her şeyi yok edin. Biliyorum ki hiç doymayacaksınız. Çünkü sizin çuvalınız delik. Aç geldiniz, aç gideceksiniz. Artık gideceğiniz yerde ne bulursanız onunla doyarsınız.”

Uzun lafın kısası bir yağma başlamıştı. Çirkin yengeler de bu yağmaya katılmak üzere müracaat edip, Vagna tarafından kabul edildikten sonra iyice organize oldular.

Gittikçe ustalaştılar. Kanunkuralkaide us-manlarından destek alıyor, Tinne’nin yanında delik çuval işlerinden hiç konuşmuyor, mecbur kalırlarsa da aralarında şifrelerle anlaşıyorlardı.

Dalton Bıradırlar böyleydi de Dalmaçyalılar farklı mıydı sanki? Eydin Dalmaçyalısı Peder’e yapışmış, ağlamacı başı olarak onun kilisesine kendini zorla tayin ettirmişti. Artık onun da bir cübbesi vardı. Hem de kırmızı!

Gezdiği, gittiği her yerde ben onun tek çocuğuyum, benden öncesi makbul değil, benden sonrası yasak, diyormuş. Dalmaçyalılar da onun sözlerini onaylamak için hep birden uluyorlarmış. Tinne bu densiz ve hadsizce lafları duydukça üzülüyormuş elbette.

Etrafındaki herkesin bir şeyleri kapışması, yağmalamasını anlayamıyormuş. Ona göre işler değilmiş böyle saçmalıklar. O da meslek okuluna, operasına, salyangozlarına kaptırdı kendini, böylece unuttu gördüğü yaşadığı çirkinlikleri.  

Anlamlı ve etkileyici sözler ünlemek babasından ona kalmış doğal bir mirastı. Ağzından dökülen güzel sözleri annesi yerlerden toplar, kendi yüzüne gözüne yapıştırırdı.

Sık sık “baban seni bıraktı gitti, bak hiç aramıyor sormuyor, sana ben bakıyorum, sakın bunu unutma” diye evdeki durumunu anımsatırdı ona.

Biliyorum iyice içiniz karardı. Babası o çok küçükken, Tinne’nin kulağına aynen şöyle fısıldamış. “Sen karanlık sularda güneş olacaksın.” Bazı insanlar ne karanlıktan korkar ne de karanlık insanlardan. Çünkü onlar bilirler ki karanlık ve aydınlık bir arada olamaz.

Böylece zamanla karanlık tayfası bir yere, Tinne tam zıttı bir yere akıp gitmişler.

Angoralı ihtiyar Pıh’ın yanına gittiğinde, durmaksızın ağlamasının nedenini artık anlamışsınızdır sanıyorum.

Tinne genç yaşta evlenip yuva kurdu. İki çocuğu oldu. Biri kız biri oğlan. Yuvasını ve çocuklarını, görünmeyen düşmanlardan koruması gerektiğini bir zaman sonra anladı. Anlar anlamaz da harekete geçti.

Gölge gibi onu takip eden bir yapay uğursuzluğun, bir kara bulutun varlığını anlamıştı. Vagna sürekli “beni dinlemedin gittin evlendin, bu yüzden başına geliyor bütün bunlar” diye puhuluyordu dipsiz ormanların tekinsiz kuşları gibi. Onun başına kötü işler geldikçe Vagna’nın gözlerinde beliren zafer ışıltısı şüphe uyandırıyordu Tinne’de.

Tinne’nin, hayatının geri kalanında çözmesi gereken çok fazla şifre, açığa çıkarması gereken çok fazla sır, düşmemesi gereken çok fazla tuzak vardı.

Sanki annesi birileriyle iş birliği halinde gibiydi. Vagna, nedense olanlara hiç şaşırmıyor, “bütün bunlar bana itaat etmediğin için oluyor” mesajında ısrar ediyordu.

Annesinin Angoralı genç Pıh’la görüştüğünü ve iş birliği yaptığını çok sonra öğrenecekti Tinne.

Ama neyse ki cadılar ondan yanaydı.

Önceki Sayfa  Sonraki Sayfa

Defne Ilgaz, Rıfat Ilgaz, Afet Ilgaz, Absürd, Absürt, Mizah, Otobiyografi, Eğlenceli yazılar, Gülmece, Hiciv, Taşlama, Edebiyat, Roman, Deneme, Şiir, Tinne, Saçmalardan Seçmeler, Saçma,Acaip, Acayip, Acayip Dünya, Kadın, Komik, Komik kadın, Gülmece Güldürmece, Sıra Dışı, Fantastik