MEŞHUR KIDEMLİ RUHLAR
Bir kız, bir oğlan çocuk ve sekiz seneden sonra Rendö öldü.
Sanki Rendö vazifesini tamamlamış ve gitmişti.
Tinne onun sayesinde anlamsız bir savaşın askeri olmaktan kurtulmuştu. Annesi doğduğundan beri Tinne’yi kendi askeri yapmaya çalışmıştı. Güzel ve özel bir çocuktu. Bu tatlı, sevimli çocuğu, yürümeye, konuşmaya başladığından beri öz babasına karşı zehirlemişti.
Vagna sanki başka bir gezegenden sırf bu iş için gönderilmiş bir ruhtu. Çocukları, küçükten alıp acımasız bir silaha dönüştürme işi.
İleriki yıllarda aynı işlemi Tinne’nin çocukları üzerinde de gerçekleştirecekti. Bu iki özel ve güzel çocuğu, annelerine karşı intikam silahı olarak kullanabilmek için elinden geleni ardına koymayacaktı. Diyeceksiniz ki, bir anne ya da anneanne yavrularına bunu nasıl yapar? Tinne de bu soruları, ömür boyu kendine sorup durdu.
Hani bir masal vardır bilir misiniz, bir kız bir oğlan, iki kardeş, üvey annelerinin onları istememesi sonucu babaları tarafından ormana bırakılır. Şekerden yapılmış evi olan yaşlı cadı, bu çocukları alır ve özenle besler. Sık sık “parmaklarınızı uzatın bakayım” diyerek, pişirilip, yenilmeye hazır olup olmadıklarını kontrol eder. Evet, doğru bildiniz! Hansel ile Gretel’in masalıdır bu. Vagna oradaki cadının ruhunu taşıyordu işte. Cate binti bişeyin ruhunu da. Belki de hepsi aynı ruhtu. Bu dünyaya gelip gelip giden, erkekleri ve çocukları zehirlemeden duramayan, meşhur bir ruh.
Vagna, etrafındaki insanları aralarında sevgi ve muhabbet oluşmayacak şekilde organize ederdi. Onların her biri yalnızca onu sevmeli, o ise onları zehirli gıdalarla beslemeli, kendisine topluca isyan edilememesi için de birbirlerini sevmemelerini sağlamalıydı. Her birine, baş başalarken çok sıcak ve yakın davranır, diğerleri hakkında konuşturur, ağızlarından bol bol malumat alır, sonra edindiği bilgilerle kurnazca hareket ederdi. Bir çeşit böl-yönet işte.
Zaten Tinne’nin hikayesinde tanıştığınız ve tanışacağınız ruhlar hep kıdemli ruhlardır. Elimden geldiğince -tabi Tinne’nin yüksek sezgileri ve görüşü sayesinde- size onları bir bir ve özenle tanıtacağım.
Tinne’nin evliliği boyunca kocasının başına hep kötü şeyler geldi. Her gün bir felakete uyandılar. Hırsızlar evlerine, işlerine, arabalarına, iş bilir usta karılar Rendö’ye dadandı. Dolandırıldılar. Tinne doğumhanedeki doktor tarafından suikasta uğradı. Her şeye rağmen doğan, büyüyen çocuklarına ne azize, ne de cadı olabilmiş Vagna dadandı.
Sanki birileri, üzerlerine durmadan bela gönderiyor, birisini savuşturunca diğerini sıraya koyuyordu. Kendini laboratuvardaki deney faresi gibi hissetmeye başlamıştı.
İki yüzlü insanların iki yüzlü oluşlarını anlamış olabilirsiniz. Ya bu insan sizin çok yakınınızdaki biriyse? Cennete gireceği kesin gözüyle bakılan mübarekler arasındaysa? Üstüne üstlük o bir performans sanatçısıysa? Hatta sizin çocuklarınıza ha bire yemek yediren bir eski azizeyse?
Tinne’nin bu dünyadaki sınavı bir tane değildi.
Rendö’nün hınser olup ölmesi aslında beklenen bir şeydi.
Vagna herkesten çok ağladı, kazanlarla un kavurdu, gazetelere ne kadar üzgün olduğunu beyan eden ilanlar verdi.
Torunları Nias ve Maes bile şaşırdı. Ama Tinne annesinin bu hallerine alışıktı. Gösteriyi bozmadı.
Ne zaman ki Vagna kullandığı zehrin oranını ve evin her tarafına kurduğu kapanları arttırdı, Tinne artık bir şeyler yapmak zorunda olduğunu anladı.
Annesiyle savaşmak istemiyordu. Çünkü biliyordu ki, gücü annesine zarar verebilirdi.
O yüzden çocuklarını alıp uzaklara gitmeyi denedi.
Defne Ilgaz, Rıfat Ilgaz, Afet Ilgaz, Absürd, Absürt, Mizah, Otobiyografi, Eğlenceli yazılar, Gülmece, Hiciv, Taşlama, Edebiyat, Roman, Deneme, Şiir, Tinne, Saçmalardan Seçmeler, Saçma,Acaip, Acayip, Acayip Dünya, Kadın, Komik, Komik kadın, Gülmece Güldürmece, Sıra Dışı, Fantastik