TIMAR-HANE
Batı ile Doğu’nun tam ortasında, diyeceğini dedikten sonra, Tinne’nin kalemini kırdılar.
Çünkü, bildiklerini anlatmasından korktular.
Önce delirtip sonra kaybedelim, dediler. “Adı deli olsun da söyleyeceklerinin hükmü kalmasın. Ortadan kaybolsun, o sağ oldukça bize uyku yok!”
Biliyor musunuz, dünyanın bir yerlerinde böyle insanlar var! Toplanıp kendilerine has kostümler giyiyorlar ve kendilerini Tanrı sanıyorlar. Çocukken kol kola girer “dan dan dan, geliyor vatman, çekilin yoldan” diyerek, ona buna çarpa çarpa kendimize yol açardık. Bu adamları hep vatmancılık oynayan çocuklara benzetiyorum.
Silahını göstermeyeceksin, gösterdin mi gereğini yapacaksın, gereğini yaptın mı asla sağ bırakmayacaksın.
Düşünün iki dövüşçü var. Güçlü ve iri olan, kendini gizlemek ve hiç iz bırakmamak zorunda, ayrıca canı da çok tatlı, bir yerine bir şey olmasından ödü kopuyor. Bunun için de maşalar, sopalar falan kullanıyor.
Ufak tefek, güçsüz ve korunaksız olanın ise kaybedecek hiçbir şeyi yok. Kendini gizleme gibi bir derdi de yok.
Sizce hangisi yener?
Kaybedecek bir şeyi olmayan ya da kalmayandan çok korkacaksın.
“Görünmeyen ve iz bırakmayanlar”la dövüşürken önce size deli derler. “Yahu bu niye durduk yere hoplayıp zıplıyor, havaya yumruklar atıyor?” diye düşündükleri için…
Eğer dayanıklı olursanız, göreceksiniz ki o güçlü korkaklar iz bırakmaya başlayacaklar. O izler sizin deliliniz, kanıtınız olacak. Ama bilin ki çok yara alacaksınız.
Tinne kimseye zarar vermek istemediği için gitmiş bir ağaç kovuğuna saklanmıştı. Onu oradan çıkartmak için kızını kullanmaya karar verdiler.
Çünkü artık herkes gerçek yüzünü göstermişti. Tinne’yi kızından başka kimse oradan çıkartamazdı. Bunu hepsi biliyordu.
Orantısız bir savaşın içindeyseniz, dayanıklı olmaktan başka çareniz yoktur. Yenilmeyecek, yıkılmayacak, sabredeceksiniz. Bu süre size karşınızdakilerin gücü, kapasitesi, ilişkileri, yöntemleri konusunda bilgi verecektir. Şiddetin dozundan ve tarzından çok şey çıkartabilirsiniz. Amaçlarını, öfkelerinin niteliğini, dolayısıyla korkularını anlarsınız.
Saldırganlığın altında sadece öfke var sanıyorsunuz değil mi? Bu çok yüzeysel bir yaklaşım olur. Bir alt katman öfke, evet, ama daha altındaki şiddetli bir korkudur.
Ganimet elde etme de diyebilirsiniz. Savaşlar ganimet için zannedilir. Neden sizdekini istiyor? Neden sizin sahip olduğunuz şeyi istiyor? Çünkü sahip olduklarınıza sahip olursa, sizin gibi güçlü, özel, değerli vs. olacağını sanıyor.
Bu dünyada hiçbir şey çalınabilir değildir. Bir gün her şey asıl sahibine gider. Belki de çalan asıl sahibidir, bir de öyle düşünün.
Tinne, birileri ondan bir şey kapmak, kopartmak, yürütmek vs. istediğinde hiç zorluk çıkartmaz, neredeyse kendi verir.
Çünkü bilir, hiçbir şeye zorla sahip olunmaz.
Neye sahip olmayı tercih etmelisiniz biliyor musunuz, hakka. Hak sahibi olmaya. Özellikle de helal etme ya da etmeme makamı olmaya. Hak sahibi olan, Hakkın ta kendisi olur.
Bırakın çalsın. Bu sizi onun “Hak”kı yapar. Bir sözünüzle onu sonsuza kadar zindana sokma hakkına sahip olmak ne demektir, onun tanrısı olmak demektir. Bed ya da güzel dua etme hakkı… Bu büyük güçtür.
Bu yüzden dullar, yetimler, öksüzler, garipler, Allah’ın şubeleri gibidir. Her birini Hızır makamında görmeli, kötü duasını almaktan kaçınmalısınız.
Biz Tinne’yle, zorla helallik alanlara gülüyoruz. Allah’ı kandıracaklar sözüm ona, diyoruz.
Gönül nedir bilmiyorlar ki… Gönül her zaman dille aynı şeyi söylemez. Ne acayip, Farsça da dil, gönül demek. Şu Farslar ne derin insanlar.
Gönülleri kapmak, yürütmek en üstün zanaattır ki bütün hırsızların piri diye ona derler.
Tinne, hırsızların piridir. Her şeyini çalmaya çalışanlar gelmişken, bari ondan zanaat öğrenselerdi!
Neyse, Tinne’nin kızını önce bir güzel şekere alıştırmışlar. Sonra da “sana şeker parası vereceğiz” diye kandırmışlar. Hem de anneannesi ve üvey dayıları olacak Yezidler yapmış bu mel’un işi. İki cihanda huzur bulamasınlar!
Maes ağaç kovuğunun dibine gidip annesine fısıldamış, “annecim, çok özledim, çık seni bir kez göreyim” demiş. Annesi çıkar çıkmaz, kafasına çuvalı geçirip tımarhaneye tıkmışlar.
Maes de bir yandan ağlayıp, bir yandan kanayan yüreğini tutarak şeker almaya gitmiş.
Tinne ve iki çocuğuna fena halde giriştiler, size o kadar söyleyeyim.
Sadece Tinne’nin değil çocuklarının da ortadan kaldırılmasına karar verilmişti.
Defne Ilgaz, Rıfat Ilgaz, Afet Ilgaz, Absürd, Absürt, Mizah, Otobiyografi, Eğlenceli yazılar, Gülmece, Hiciv, Taşlama, Edebiyat, Roman, Deneme, Şiir, Tinne, Saçmalardan Seçmeler, Saçma,Acaip, Acayip, Acayip Dünya, Kadın, Komik, Komik kadın, Gülmece Güldürmece, Sıra Dışı, Fantastik